22 Mayıs 2016 Pazar

Nasıl daha fazla kitap okunur?

Geçen akşam Twitter'da gezinirken Open Culture'in sayfasında "Tips for Reading More Books In a Year" ("Bir Yılda Daha Fazla Kitap Okuyabilmek İçin Tiyolar") bağlantısını görünce hemen girdim, neler önerilmiş, neyi yanlış ya da eksik yapıyorum diye. İnternette gezinmenin herkese yaptığı o şey oldu; bağlantılar birbirini takip etti, gecenin sonunda kendimi İpad'de Austin Kleon kitabını okurken buldum. Steal Like An Artist (Sanatçı Gibi Çal?), öyle "ciddi", "ağır" kitaplardan değil tahmin edersiniz ki. Minicik bir kitap, daha çok resim ve çizimlerden oluşuyor. Çok yorgun olduğunuz bir akşam böyle geçirilebilir belki (kitap yarım saat bile sürmedi ama olsun :)). 

Kitabın alt başlığıysa şöyle: "Yaratıcı Olmakla İlgili Kimsenin Size Söylemediği 10 Şey". Alttaki fotoğrafta da görülebileceği gibi Kleon daha yaratıcı olmanız için ihtiyacınız olduğunu düşündüğü 10 maddeyi sıralamış. Aslında Kleon, yaratıcı alanlarda çalışan, mesai harcayan hemen herkesin kendi kendine şöyle ya da böyle bulduğu yöntemleri, bahaneleri, rahatlatma cümlelerini, tavsiyeleri, motivasyon cümlelerini bir araya getirerek yaptığı çizimlerle birlikte yayımlamış. (Aşağıdaki liste de onun çizimlerinden birisi.)  

Kleon'un 10 maddesi
Kitap "yaratıcı alanlar" diye bahsedilen alanlardan birinde çalışmak isteyen, üretmen isteyen genç insanlar için yararlı olabilir. Zira daha tam olarak "büyüdüğünde" ne olacağını bilmeyen ama masa başı ya da ofis işlerinden herhangi birinde olmak istemediğini bilen üniversite tercihi yapacak genç dimâğlar için belki de yol üzerinde bir dönüş, ya da yol üzerinde kendilerinden daha emin adımlarla yürümeleri için bir sebep olacaktır.

Kitap, Picasso'da Kafka'ya, Tom Waits'ten Flaubert'e, Jack White'tan Maira Kalman'a kadar birçok farklı alandan yaratıcı insanların alıntılarından derlenmiş. Bu noktada yaratma derdinin yalnızca sizin ve Kleon'ın paylaştığı bir şey değil, daha büyük bir "sorun" olduğunu daha net görebilirsiniz.

Kleon için en önemli maddelerden birisi--kitap boyunca da görülebileceği gibi--okumaktır. Yazarın okumak, okumaya daha fazla zaman ayırmak, daha kaliteli okuma zamanları yaratmak üzerine epey düşünmüşlüğü var sanırım ( bkz. 1 - 2 ). Bu konuda çok da yalnız sayılmaz* birçok gazete, blog "nasıl daha fazla okunabileceğine" dair tüyolar veren yazılarla dolu. Her ne kadar teknolojiyle birlikte daha çok okuduğumuzu farz etsek de aslında okumak yerine göz gezdiriyoruz, ya da şöyle bir bakıyoruz. Twitter'da ya da Facebook'ta her karşınıza çıkan bağlantıya tıklamadığınıza eminim, hatta ilginizi çekip tıkladıklarını bile daha sonra okumak üzere Pocket, Read Later gibi uygulamalara kaydederek onları gerçekten okuma işlemini ileri tarihlere öteliyorsuzundur. 

Açıkcası çok fiyakalı laflar yazılacak ya da fazla fazla övülecek bir kitap olduğunu düşünmüyorum--hatta yer yer fazlasıyla klişe--ama içinde hoşuma giden, ya da içten içe bildiğim ama başkasından duyunca (ve hatta okuyunca) "bak tek değilmişim" hissini veren kısımları var.












* Time 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder