14 Ocak 2015 Çarşamba

Saramago, _Defterler_

Saramago öyle bir yazar ki onu ya seversiniz ya da sevmezsiniz, ortası olabileceğini sanmıyorum. Yazılarının belli bir karakteristiği, belli bir tonu var, bu size cazip geliyorsa ne âlâ, gelmiyorsa da zorlamanın bir mânâsı yok. Zaten Saramago kendisi diyor "kolay sindirilebilecek biri değilim, tam tersine" (63). Blog yazılarının dilinin romanlarından hiçbir farkı yok: sadece "biraz daha" kısalar. Hemen hemen bütün kitapları gibi bu kitap da Pilar için başına şöyle not düşmüş Saramago: "Bu kitabın Pilar'a adanmasına gerek yok, çünkü bana, 'Bir işin var artık, blog yaz,' dediği günden beri zaten ona aitti."




Kitabın önsözünü Umberto Eco kaleme almış; "İlginç bir kişilik bu Saramago. Seksen yedi yaşında ve--söylediğine göre--bazı rahatsızlıkları var; Nobel sahibi ve bu ayrıcalığı sayesinde artık hiçbir şey üretmese de olur çünkü Pantheon'a girmeye hak kazanmış durumda (övgü pintisi Harold Bloom bile onu "hâlâ hayatta olan en üstün yetenekli roman yazarı... Tükenmeye yüz tutmuş edebiyat türünün son titanlarından biri" olarak nitelendiriyor) ve işte bakın şimdi bir blog yazmaya başladı; şuna buna çatıyor, polemikleri üzerine çekiyor, aforoz ediliyor--söylememesi gerektiği şeyleri söylediği için değil sözleri tartma konusundaki zaman yitirmediği için--ve olasılıkla bunu da özellikle yapıyor." Böyle başlıyor Eco'nun önsözü, her ne kadar Saramago'nun Nobel aldığı için artık bir şey üretmesine gerek olmadığı sözüne katılmasam da (zira bu zırvalıktır, zamanında bir hocam da bana: "Artık profesör oldum bir şey üretmesem olur" demişti) gerek Bloom'un övgüsü gerekse Saramago'nun bilerek sözlerini sakınmadığını söylerken Eco'ya katılmamak elimde değil. 

Anlayacağınız ben Saramago'yu seven grupta yer alıyorum; onun cümle kuruşlarını, noktalama işaretlerini kafasına göre karıştırmasını, özel isimleri bile büyük harfle yazmayışını, kelimelerini, yazdığı konuları da seviyorum. Defterler'i elime aldığımda fark etmeden epeyce okumuşum; politik konulardaki yazılarının yanı sıra aynı coğrafyadan ya da farklı coğrafyalardan meslektaşları hakkında yazdığı ufak "anma" yazıları şahane, Fuentes,Lourenço, Pessoa gibi yazarlar hakkında belki hiç bilmediğiniz, bir dostun dostunu anlatırken kurduğu cümlelerle anıyor bu yazarları; sosyal meselelere olan yaklaşımı; yazılarda araya sıkıştırdığı politik göndermelerine bayıldım. Kısacası çok çeşitli yazıları barındırıyor Defterler.







Bu yazılar Saramago'nun ömrünün sonuna doğru yazdıkları, o yüzden daha da önemli sanki. Kitapta kendi yazdığı yazıların dışında hastalığı yüzünden dikte ettirdiği yazıları da var. Bloga ilk başladığı zamanlar neredeyse her gün yazıyorken sonralara doğru artık daha seyrek yazmış. Yazılar Eylül 2008 ile Haziran 2010 tarihleri arasını kapsıyor, Saramago 18 Haziran 2010 tarihinde ölüyor. 

Kitabın son yazısı, 2 Haziran 2010 tarihli: 


"İSRAİL ORDUSU FİLİSTİN'E YARDIM FİLOSUNA SALDIRIYOR. 
Obrigado*, Mankell."   

İspanyolca çeviren tercümanın düştüğü dipnota göre Saramago da bu filoyla gitmek için davet edilmişti fakat sağlık durumu seyahate çıkması için uygun değildi. İsveçli yazar arkadaşı Henning Mankell'in bu filoya katılması Saramago için bir teselli kaynağı olmuştu. 


Bu olayın bizim ülkemiz nezdinde de önemi ve yankıları büyüktü, biliyorsunuz.    

Saramago'nun her siyasî göndermesini bir gün biz de açık açık yapabileceğiz umuduyla okudum, yüzümde buruk bir gülümsemeyle. **     


* (Port.) Teşekkürler. (ç.n.)



Künye: Saramago, José. Defterler (O cadernoi. Textos escritos para o Blog; O ultino caderno). çev. Nesrin Akyüz. İstanbul: Kırmızı Kedi Yayınevi. Kasım 2014. Baskı.


P.S. Söylemeden geçemeyeceğim Kırmızı Kedi Yayınevi'nin Saramago külliyatını sarı kapaklı basması yüzünden nerede sarı görsem aklıma Saramago geliyor; genelde sarının tonunu tarif etmek için limon sarısı denir, ben Saramago sarısı diyorum, o denli. 



** Yazıyı yazdıktan sonra böyle bir ekleme yapmam gerektiğini düşündüm. Charlie Hebdo katliamından sonra tüm dünyada dalga dalga yayılan ve yayılması da gereken bir sürü ayaklanma oldu, Fransa'da Türkiye Başbakanı'nın da katıldığı (!) yürüşler yapıldı, basında fazlaca yer aldı. Bugün sabah saatlerinde Cumhuriyet'e baskın oldu, sebebiyse Charlie Hebdo'nun son sayısından bazı karikatürleri basacak olmaları. Derginin Genel Yayın Yönetmeni Gerard Biard şöyle bir açıklama yaptı: "Türkiye zor bir dönemden geçiyor ve orada laikliğe saldırı var." 14 sayfalık son sayının İngilizce, İspanyolca, Arapça versiyonlarının da elektronik ortamlardan okunabileceğini bildirdi Biard. Cumhuriyet'in yayınladığı ise sadece dört sayfa. Hem de kapakta yine "olay olabilecek" karikatürü de almıyorlar gazeteye. Polis Cumhuriyet'in kapısında bekliyor, Cumhuriyet'ten yapılan açıklama ise polisin hedef gösterdiği yönünde.   

1 yorum:

  1. Ben saramago'dan körlük okumuştum, inanılmaz etkilenmiştim.Okuduğum an hissettmiştim o adamın çok fazla olduğunu... Defterleri de okuyayım, sağol bu güzel yazı için!

    YanıtlaSil