Everest Yayınlarının hazırladığı Hüseyin Rahmi Gürpınar serisinden Deli Filozof şöyle başlıyor, buraya alıntılamak istedim.
Filozof'un Cenabihakk'a İtirazlarıSaklambaç oyununu çocuklardan evvel sen icat ettin. Ezelden beri neredesin yahu? Kalplerin nifak ve şikakla dopdolu yarattığın mahlukâtını böyle boğaz boğaza bırakıp da ortadan çekilmek olur mu?Âsârının kıyısından bucağından bir görünüver. Zira vaziyet fenadır. Seni inkâr edenler çoğaldı. Yaptığın binanın ne damı var, ne temeli... Nihayetsiz boşlukta bütün kürelerin avare dolaşıyorlar. Bütün kâinat serserilik halinde...Taraftarların, vücudunun ispatıyla uğraşa uğraşa şaşkına döndüler. Dinleyenler artık dudak büküyorlar. Bu davaya kâfi bir vuzuh vermek için ne yapacaksan yap. Meryem'den bir oğlun olduğu hakkındaki iftirayı asırlardan beri tekzip etmedin. Sükûtun ikrardan mı geliyor? Gökte melek kalmamıştı da mı Meryem'e sataştın? Bu görünmezlik ve bu sükût, ya gurur veya korku eseridir, ikisi de sana yaraşmaz.Çin imparatorları yüzlerini halka göstermezlerdi. Sonra hanedanın başına neler geldi. Çin imparatorları seni taklit ettiler. O akıbete uğradılar. Senin için de hal' sözü halkın ağzında dolaşıyor. Asrî bir Allah istiyorlar. Mabetlerin, ibadetlerin şekilleri değişecek. Diplomalı peygamberler ve ilmin, fennin henüz keşfolunmamış esrarından bahis yeni kitaplar bekleniyor. Yoksa yine pustperestlik, yine mitoloji devri başlayacak. Mutlak, mahlukâtına bir görünmelisin. Bu sefer Tûr-ı Sina'ya gitme, Türkiye toprağına in. Sefine-i Nuh'un karaya oturduğu tepe Ararat Dağı iyidir. Korkma, haydutlar tenkil edildi. Yalnız casus Lawrence muvaffakiyetsizliğinden dolayı pek sinirli bir haldedir. Seyyareler sekenesini İngiliz İmparatorluğu lehine sana karşı isyana teşvik etmesi muhtemeldir.Dünya yüzünde milyonlarca halk kütlelerinin mukadderâtına hâkim olanlar hep seni taklit ediyorlar. Çok müteazzım, egoist ve gayr-i mesul icraatında bu mukallitlerine iyi misaller göstermiyorsun. Herhangi bir zalimin taşan istibdadı karşısında, "Uluhiyete kalkıştı!" deniyor. Hep gayr-i mesullerde sana benzemek için kabaran bir ceberût-i azamet görüyoruz.Her fantasist iradelerin, takdir-i ilahi tevekkülüyle sineye çekiliyor. Sana edilen bütün taat, dua ve senaların cümlesi korkudandır. Samim olmayan tazimattan mağruriyet sana yaraşır mı? Methinde ifrata vara vara seni şımarttılar. Ben kusurlarını söylemek cesaretini göstereceğim.Evvela tanışalım, bakalım sen nesin? Kimsin? Neredesin? Sen mi insanları yarattın, yoksa insanlar mı seni kendi hayal ve tasavvurlarına göre halk ettiler? Çok hadiselerde halikla mahluk birbirine karışıyor.Bütün yalvarıcı kollar sana uzatılıyor.Hiç aldırmıyor gibisin. Muharebeler, kıtlıklar, feyezanlar, ahlaksızlıklar, cinnetler, türlü hastalıklar, dünya birbirine giriyor. Hep bu felaketlerin mesulü senden başka kim olabilir? Bu kadar büyük bir ülke kurmaya ne lüzum vardı? Hudutlarını arayanların akılları çileden çıkıyor. Bu sonsuzluğun içinde işte besbelli sen de kendini kaybederek apışıp kalmışsın, idare edemiyorsun. Çünkü ülken senin akıl ve iktidarından büyük.Doğmazdan evvel hayat şartları bildirilerek reyimiz sorulaydı, bu dünya makteline kim ayak basardı?Bizi bu cehennem metheline düşürmek için dişi erkek iki cinsin kanlarına döktüğün tenasül mikroplarıyla uzuvlarını gidiştirerek mahlukâtını çılgına çeviriyorsun. Hepimizi bu mayup fiile kışkırtan kimdir? Sonra bu yenilmez icbarın şiddetli sevkiyle seviştiklerimizin kucaklarına atıldığımız zaman, hocalar ve ahlakçılar dünya ve ahrette uhdemize bin bir günah kaydediyorlar. Gökte ve yerde yapılan şeylerin çoğu keyfi ve pek müstebidânedir. Hep ebedî bir idare-i örfiye altında yaşıyor gibiyiz.Senin bu akıl almaz gayr-i mesul fantezilerine karşı âlimler, şairler, "Hayr ü şer hep sendendir ilahi!" nakaratıyla birer maval okuyup geçiyorlar...Hakikat bu ise, iyilere mükâfat, kötülere mücazât neden? Benden evvelki birçok filozoflar gibi, bu sakızları çiğneye çiğneye benim de ağzım köpürdü.Senin densizliklerine karşı halkın bir sözü vardır: "Hikmetinden sual olmaz!" Niçin olmasın? Yarattıklarının içinde aklen sana tefevvuk iddiasında bulunanlar ve senden daha mağrur görünenler var.Yeryüzünde şimdi çok moda olan cumhuriyet idaresi göklere de sirayet ederse, o zaman sen halini görürsün. Çünkü seni tekrar intihap için rey veren bulunmayacaktır.Sana şerikin, nâzirin yoktur, diyorlar. İnanıyor musun Bir uluhiyet müsabakası açılırsa, o zaman hakikati anlarsın. Seninkilerden iyi dünyalar kurmak iddiasına kalkışan ukala kulların var.Fakat efendim, sen evvelden yeryüzüne iradelerini tebliğ için postacı melekler kullanırdın. Şimdi radyo var. Mesafeleri sıfıra indiren bu aleti senden evvel kulların icat ettiler. Bu biraz ayıp oldu. Hep bunlar uluhiyet kudretinden şüphe ettirecek ihmallerdir.Kitaplarında beşikten mezara kadar ilme rağbet tavsiye edersin. Sonra en cahil adamları ruhanî hizmetlerinle taltif buyurursun. Tahrirî, şifahî iradelerinde fenden, ilimden nebze yoktur. Sevgili hacıların, hocaların her yeni icada karşı bidat-i merdude tekfiriyle haykırırlar.Bütün fen, ilim terakkiyâtı, her nevi makine icatları, dünya idareleri; Yahudilerin, Katoliklerin, Protestanların ellerindedir. Dinlerin propagandacıları yalnız halka cehennem korkusu vererek aforoz için haykırırlar. Bilgi hususunda boynuzlu bir kara manda kadar cahildirler.Ararat Dağı'nda gözükeceğini gazeteciler haber alırlarsa, senden mülakat için tayyarelerle hemen oraya koşarlar. Bunların en hususî esrara kadar inceden inceye sualler sormak küstahlığında ne kadar ileri vardıklarını bilirsin: "Tavuk mu evvel? Yumurta mı?" meselesinden başlayacaklar, belki de Meryem Ana ile olan âşıkâne sergüzeştine kadar ilerleyeceklerdir.Bu muazccizlere karşı hemen göğün penceresini kapayıp çekilebilirsin. Çünkü dünyada onlara yaptığın en kestirme muamele budur.
- Hüseyin Rahmi Günpınar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder