Angelina’nın Külleri isimli filmde küçük çocuklardan birinin tuvaletini yaptığı bir sahne vardı; merdivenlerin orada bir kaba idrar çıkarıyordu, başında bekleyen babası da işini bitiren çocuğunun kabını hemen yanında bulunan camdan aşağıya sokağa döküyordu. Tuvaletin icadından önceki döneme (hatta bazı bilgilere göre ev içi tuvaletlerin kullanılmaya başlamasına kadar, çünkü bir dönem tuvaletler sadece dışarıda bulunuyormuş) dayanan bu klasik hikayeyi anlatmamın sebebi geçen gün çeviri yaparken karşılaştığım chamber-pot kelimesi. Kaba bir etimolojisini yapacak olursak: Chamber (oda) 11.yüzyılda Eski Fransızca chambre kelimesinin İngilizce versiyonudur. Pot (kap) ise, kısaca diyebiliriz ki, 12.yüzyıl cıvarında Eski İngilizceden Modern İngilizceye dahil olmuştur.
Film 1935’inin New York’unu anlatıyordu ama yukarıda hikaye epey gerilere dayanır. Hatta öyle ki krallar / kraliçeler, din adamları, soylular bile tuvaletini bu tür kaplara yapıyordu.
Şimdilerde küçük çocuklara tuvalet eğitimi vermek için kullanılan lazımlıklar önceden her kesimden insanın tuvalet ihtiyacını karşılamak için kullandığı kaplardı. Bunlar genellikle seramikten yapılır, üstlerinde işlemeleri olur, tek veyahut çift kulpları ile taşıma kolaylığı sağlardı, idrar sıçramasın/taşmasın diye de yeterli bir yüksekliği olan kaplar, yatak odasında yer alırdı. Yaptığımız kaba etimolojiden anlayabiliriz ki, bu manayı almasının sebebi “odada bulunan bir kap” olmasından ileri gelmektedir.
Burası güzel görünüyor,elinize sağlık.Ancak dikkatimi çeken şey ''lazımlık'' kelimesi için ''chamber-pot''un etimolojisi ya da ''kız kurusu'' için ''spinnen''den yola çıkılması oldu,eğer sadece ingilizce üzerinden gidiliyorsa başlığa da o kelime konarsa daha anlamlı olur.Böyle olduğunda okuyucu yanlış anlar.Benim kafamda Türkçe için ''lazımlık'' ve ''kız kurusu''nun nereden geldiğini anlattığın canlandı içeriği okuduğumda başka bir şey gördüm.
YanıtlaSilTespitiniz için teşekkür ederim, bunu hemen uygulamaya da koyacağım.
YanıtlaSilRica ederim.Böyle iyi oldu. :)
YanıtlaSil