Neredeyse iki yüz elli yıldır İngilizler ve Amerikalılar Shakespeare’in Falstaff karakteri üzerine Maurice Morgann’ın kitabından1 da alıntılarla yazı yazıyorlar. Şüphesiz neredeyse tüm eleştirmenler Falstaff’ın İkinci Tetraloji’nin en dikkat çekici karakteri olduğunu kabul eder. Öyle ki, üstüne bir sürü makale yazılmış, tiyatro oyunu sahnelenmiş, film çekilmiştir.
İlk olarak, tarih oyunlarının İkinci Tetraloji’sinin Henry IV,I oyununda ortaya çıkmış bu oyun kahramanı, bu oyundan sonra gelen Henry IV,II ve Henry V ve The Merry Wives of Windsor (Windsor’un Şen Kadınları) oyunlarında da yer alır. Elizabeth dönemi seyircisi tarafından da çok sevilen Falstaff karakteri, Shakespeare’in en çok ilgi gören kahramanı haline gelmiştir.
Henry IV,I de onu gördüğümüz ilk sahnede ya da savaş meydanı sahnesinde ve yahut Gadshill’deki soygun sahnesinde de gördüğümüz gibi, Falstaff korkak ve onursuz bir karakteri temsil etmektedir.
Savaş sahnesinde caka satan bir asker rolü üstlenir ve Prens Henry’nin öldürdüğü Henry Percy’i kendi öldürmüşçesine savaş meydanında sürükler ve Prens Henry’nin de bulunduğu bir topluluğun içinde Percy’yi öldürdüğünü iddia eder. Bu davranışıyla, onun nasıl bir “asker” olduğunu seyirci çok daha iyi anlar çünkü Shakespeare Henry’ler arasındaki dövüş sırasında Falstaff’ın ne yaptığını da seyirciye gösterir.
Yaptığı tüm hataları kıvrak zekâsı ve mizah anlayışı ile görünmez hale getirebiliyor ki hataları dediğimiz şeyler hep bu yetenekleri yüzünden meydana geliyor. Bahsettiğimiz yetenekler, onun seyirci çeken karakterini oluşturan temel unsurlardır.

Peki, Falstaff’ı diğer II.Richard’tan ya da V.Henry’den daha cazip kılan şey neydi?
Orson Welles’in 1965 yapımı Chimes at Midnight isimli filmi ana karakter (protoganist) olarak Falstaff’ı ele alır, senaryo İkinci Tetraloji’nin tüm oyunlarını (II.Richard, IV.Henry,I-II, V.Henry) ve The Merry Wives of Windsor oyununu da kapsar. Filmi seslendirenin dizeleri ise Holinshed’in Vâkayinameler’ine dayanır ki, bunlar Shakespeare’in bu oyunları yazarken bizzat kullandığı kaynaklardır.
Verdi’nin ise 1893 yapımı Falstaff adlı commedia lirica türünde bir opera oyunu vardır. Oyun, The Merry Wives of Windsor ve I. IV. Henry oyunlarından bölümler kapsar. Giuseppe Verdi, daha önce Shakespeare’in Macbeth ve Othello oyunlarını da operalarını hazırlamıştır ama hiçbiri Falstaff kadar ilgi çekici olmamıştır. Falstaff, müzik kritikleri tarafından da oldukça ilgi çekici olmuştur.
Albert H. Tolman’a2 göre Falstaff VI.Henry’nin iki bölümünün de temel unsurudur, bir seferde bazı bazı birlikte güldüğümüz bazı bazı ise ona güldüğümüz, eğlenceyi başlatan karakterdir, Gadshill’deki soygun sahnesi bunun için güzel bir örnektir.
Elmer Edgar Stoll’un3 söylemine göre, Morgann “gerçek bir Romantik” gibi okuma yaptı ve bunun sonucunda Falstaff’ın bu denli çekici gelmesini şöyle açıkladı: “Henry IV’un her iki bölümünde de Falstaff’ın üstümüzdeki etkisi acıma ve anlayış ile muhalefet halindedir.”
The Shakespeare Allusion-Book’un özetinden ilginç bir tablo çıkıyor, 1700 yılına kadarki tüm Shakespeare göndermelerinin toplandığı bir kitap olan The Shakespeare Allusion-Book’taki verilere göre Falstaff karakterine Hamlet’ten daha çok referans yapılmıştır.
Karakterin oluşumunda, edebiyat tarihinden aşına olduğumuz bir figürün belirgin izleri vardır. Falstaff karakteri bariz bir şekilde Plautus’un Miles Gloriosus oyunundaki Artotrogus karakterinin belirgin karakteristik özelliklerini bünyesinde bulundurur. Her ikisi de etrafındakilere boş gurur satmakla ve yaşamlarını en ucuz yoldan kazanmakla meşguldürler. Plautus’un tiplemeleri (stock character) oyun yazarları için iyi bir kaynaktır. J. W. Draper’a göre Falstaff “çok karmaşık bir karakterdir, aslıda birbiri içine geçmiş bir sürü tipin bir kombinasyonunu oluşturur.”
Falstaff’ın isminde, haddinden fazla alkol tüketmesinin yol açtığı, iktidarsızlığına dair bir cinas saklıdır. Bu ayrıntı, seyirciyi daha fazla güldürüye iteler. Bazı uzmanlar, Shakespeare’in kendi adındaki cinasa dikkat çekiyorlar; Fall- Staff, Shake-Spear.
Muazzam ölçüde şişman olan elli - elli beş yaşlarındaki bu beyaz sakallı adam geleceğin kralı olacak olan Prens Hal’ın bir çeşit akıl hocalığını yapar. Hal (Henry) ile aralarındaki bağ çok farklıdır, her ikisi de zamanının çoğunu İngiltere’nin tavernalarında geçirir. Eastcheap’teki çetede Prens’in zekâsına ulaşabilecek lafları edebilen tek kişi Falstaff’tır. Henry IV,II’nin sonlarına doğru meyhane arkadaşının Kral olduğunu duyunca saraya giden yaşlı Jack, Henry’den hiç beklemediği bir tepki alır. Kötü şöhretli geçmişinden kurtulmak isteyen Prens Henry kral olduğu zaman karşısına çıkan bu zevk düşkünü yaşlı adamı tanımamazlıktan gelir ve “Bu beyaz sakalları böylesi laflar yakışmıyor” minvalinde bir şeyler söyleyerek kapısından kovar, hatta cezaya çarptırır.
Falstaff’ın ölüm haberi Henry V oyununda gelir. Hostess Quickly “Nasıl öldü?” sorusuna “Bir kral, kalbini öldürdü.” diye cevap verir, tasvirinde ise Platon’un Sokrates’in ölümünü anlatırken kullandığı ifadeler vardır. Bu Shakespeare’in hayalî kahramanı Falstaff’ın son kez seslendirildiği sahnedir.
1- An Essay on Sir John Falstaff, Maurice Morgann, 1777
2- “Why Did Shakespeare Create Falstaff?”, Albert H. Tolman, PMLA, Vol. 34, No.1 (1919)
3- “Falstaff”, Elmer Edgar Stoll, Modern Philology, Vol. 12, No. 4 (Ekim 1914) Sf. 197- 240
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder