29 Nisan 2013 Pazartesi

"Philology"nin etimolojik yolculuğu

Ağzımıza pelesenk olmuş bir şekilde söylüyoruz ama işi layıkıyla yapalım da etimolojik olarak da hikayeyi yazmaya çalışalım:

Philology, Yunanca φιλολογία (philologia) kelimesinden türer, tıpkı -yine Yunanca olan- philosophia kelimesinde de olduğu gibi yerine ondan tamamen farklı bir başka kelime gel-e-memiştir. philo- (sevgi) + logos (kelime, konuşma) kelimelerinin birleşmesi ile oluşur. kelâm sevgisi, öğrenme sevgisi, argüman sevgisi gibi anlamlara gelse de filoloji diye türkçeleştirilir (terimleştirilir), gerisi göz ardı edilir. Philo- sevgi, sevmek anlamlarında kullanılır, türkçeleştirirken kullanılan -fili son eki onun karşılığıdır. Logos, manası neredeyse hala tartışılır bir kelimedir, içinde hem kelime/konuşma hem de mantık/neden gibi anlamlar içerir. [1] Kelimenin etimolojik kökeninden de anlaşılacağı gibi philologia (philology, filoloji) Antik Yunan'da başlamıştır, tıpkı philosophia (philosophy, felsefe) gibi. 

19.yüzyılda kelimenin "öğrenme ve edebiyat sevgisi" anlamı "dillerin tarihsel gelişimi çalışmaları" olarak daraltılıyor. Bu yüzyıl filolojinin altın çağı denilen yılı ya da Friedrich Schlegel'den Nietzsche'ye kadar olan dönem. Çoğu Avrupa ülkesinde, bizim üniversitelerimizde de olduğu gibi, filoloji bölümleri şimdilerde "milliyetçi" denebileceği şekilde ayrılıyor. Bkz. İngiliz Filolojisi, Alman Filolojisi, İtalyan Filolojisi,.... J. R. R Tolkien bu yaklaşıma karşı çıkar ve filolojik içgüdünün (hassasiyetin) dilin kullanımı gibi evrensel [2] olduğunu savunur. [3] Tolkien'in yaklaşımı klasik filoloji dönemine olan özleminden kaynaklanıyor olabilir. Zira klasik filoloji dediğimiz bölüm Roma ve Anik Yunan'i kapsar , her iki alanda da çaşlışmaya olanak verirdi. Şimdi İstanbul Üniversitesi, Eski Çağ Dilleri ve Kültürleri Bölümü, Latin Dili ve Edebiyatı A. B. D. ve Eski Yunan Dili ve Edebiyatı diye ayrılır, içlerinde seçmeli ders olarak Antik Yunanca ya da Latince öğrenme zorunluluğu olabilir. Tolkien'in bahsettiği dönemde, bu iki alan birlikte idi. İngiliz filoloji, Alman filoloji gibi "milliyetçi" filolojileri ilk başlarda kabullenmediler. Oxford, Cambridge gibi şimdilerde geçerliliklerini asla tartışmayacağımız büyük üniversiteler, İngiliz filoloji bölümünü açmaya yeltenmiyorlardı. Güç bela açıldılar. (Uzunca bir hikayesi vardır, başka bir yazıda anlatırım.) 

İngiliz İngilizcesinde ve akademide philology "tarihsel dil bilim" ile eş anlamlı olarak kullanılırken, Amerikan İngilizcesinde ve akademisinde daha geniş bir şekilde "dilin gramer çalışması, tarih ve edebî gelenek" anlamında kullanılır. [4] [5] Amerikan İngilizcesinde bu kapsayıcı anlama bana daha yakın geliyor. New Historism'in Amerika'dan çıkmasına şaşmamak lazım.   


Yukarıda logos'u açıklarken hem kelime hem de mantık anlamlarının bulunduğunu söylemiştim, öyleyse kabaca diyebiliriz ki; bir filolog [kelâm sevici] içinde kelimenin ve mantığın olduğu şeylerle, ki bu hemen her şeydir, ilgilenir. Ünlü dilbilimci Roman Jakobson filoloji için "bir yavaş okuma sanatıdır." [6] der.  

Filoloji konusu oldukça katmerli bir konu, onu oluşturan kelimeler de öyle, o yüzden şimdi burada duruyorum, bu yazıyı sadece etimolojik olarak filolojiyi inceleyen bir yazı halinde bırakıyorum.  





[1] OED
[2] "Philology: General Works", The Year's Work of English Studies 4 (1923), 36–37.
[3] Günümüz referans noktası, wiki.
[4] A. Morpurgo Davies, Hist. Linguistics (1998) 4 I. 22
[5] M. M. Bravmann, Studies in Semitic Philology. (1977) p. 457.
[6] https://docs.google.com/file/d/0B9uUcckQ_nRieW5ZaVI3Zk53eGc/edit


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder